Paylaşcaz

Paylaşacak Çooook Şey Var




METRODAN KAÇIŞ “THE TAKING OF PELHAM 1 2 3”

Yapım Bilgileri

“The Taking of Pelham 1 2 3/Metrodan Kaçış”ta, Denzel Washington, sıradan günü cüretkar bir suçla, bir başka deyişle bir metro treninin kaçırılmasıyla kaosa dönüşen, New York şehri metro hareket memuru Garber’ı canlandırıyor. John Travolta ise baştan aşağı silahlı dört kişilik çetenin lideri ve beyni Ryder olarak, bir saat içinde yüklü bir fidye ödenmediği takdirde yolcuları öldürmekle tehdit eder. Ayaklarının altındaki gerilim artarken, Garber, Ryder’ı zekasıyla alt edip rehineleri kurtarabilmek için metro sistemi üzerine engin bilgisinden yararlanır. Ama Garber’ın çözemediği bir muamma vardır: Hırsızlar parayı alsalar bile, nasıl kaçabilirler ki?

Columbia Pictures ve Metro-Goldwyn-Mayer Pictures, Relativity Media a Scott Free-Escape Artists işbirliğiyle bir Tony Scott filmi olan “The Taking of Pelham 1 2 3/Metrodan Kaçış”ı sunar. Başrollerini Denzel Washington, John Travolta, John Turturro, Luis Guzman, Michael Rispoli ve James Gandolfini’nin üstlendiği filmi Tony Scott yönetti. Yapımcılığını Todd Black, Tony Scott, Jason Blumenthal ve Steve Tisch’in gerçekleştirdiği filmin yönetici yapımcıları ise Barry Waldman, Michael Costigan ve Ryan Kavanaugh. Senaryosu Brian Helgeland tarafından kaleme alınan film bir John Godey romanına dayanıyor. “The Taking of Pelham 1 2 3/Metrodan Kaçış”ın görüntü yönetimi ASC’den Tobias Schliessler’ın, yapım tasarımı Chris Seagers’ın, kurgusu A.C.E.’den Chris Lebenzon’ın, kostüm tasarımı Renée Ehrlich Kalfus’ın, müziği ise Harry Gregson-Williams’ın imzasını taşıyor.

FİLM HAKKINDA
Yönetmen Tony Scott, yeni aksiyon-gerilim “The Taking of Pelham 1 2 3/Metrodan Kaçış”ta, bir metro treninin kaçırılması ve bunun ardından polis ile suçlular arasında yaşanan kedi-fare oyununu; Denzel Washington’ın canlandırdığı, işi başından aşkın sıradan bir hareket memurunun, sağı solu belli olmayan, intikam dolu bir katille mücadelesini işliyor.

Washington bir aksiyon-gerilim filminin merkezinde en sıradışı bir karakterin yer almasından dolayı rolün kendisini cezbettiğini söylüyor: Canlandırdığı karakter için, “O bir polis değil, sivil bir görevli. Ryder’ın talepleriyle karşı karşıya geldiğinde, ‘Rehine müzakerecisi nerede? Bu benim işim değil’ diyor. Walter Garber bir süper kahraman değil; çok korkmuş biri”.

Benzer şekilde, John Travolta da canlandırdığı Ryder karakterinin pek çok olasılık barındırdığını düşünüyor: “Kötü bir adamı canlandırmak özgürleştirici bir şey çünkü iyi adamlar kendilerini kısıtlarlar” diyerek bunu açıklayan Travolta, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Kötü bir adamı oynarken, karakter için çeşitli derecelerde kendi ahlaki dokunuzu, genellikle de çok geniş bir davranış yelpazesiyle oluşturabiliyorsunuz. Çılgın, sakin, kaçık, çekici ya da ne istiyorsam o olabiliyorum”

“The Taking of Pelham 1 2 3/Metrodan Kaçış” önce John Godey’nin en çok satan romanında hayat buldu. Kim bir metro trenini soyar ki? Bunu yapmak için deli olmanız lazım çünkü metro kapalı bir sistemdir. Parayı alsanız bile, kaçacak bir yer yoktur. Roman ilk olarak beyaz perdeye 1974 yılında uyarlandı ve hâlen bir kült klasik olan filmin başrollerini Walter Matthau ve Robert Shaw.

Senarist Brian Helgeland Scott, yapımcılar Todd Black, Jason Blumenthal, Steve Tisch ve yönetmen Scott’tan oluşan ekip, söz konusu filmin kendine münhasır olduğunu hissettikleri için yeni uyarlamaya klasik bir filmin yeniden yapımı olarak yaklaşmadılar. Bunun yerine, romanı esas alarak, günümüz New York’una uygun son derece çağdaş bir gerilim olarak düşündüler. “Harika ama yeni neslin ya da günümüz sinemaseverlerinin bilmediği bir hikaye” diyor Scott ve ekliyor: “Dünya, özellikle de New York şehri 1974’ten bu yana çok değişti”.

John Travolta, ilk filmden bazı öğeleri barındırsa da, yeni “‘The Taking of Pelham 1 2 3/Metrodan Kaçış’ dopingli, çok yoğun, çok hareketli ve çok çağdaş” diyor.

“L.A. Confidential”ın senaryosuyla Oscar® kazanan Helgeland ise şunu söylüyor: “İnsanların uç durumlara yerleştirildiği, işler yolunda gitmediğinde nasıl tepkiler verdiklerini gördüğünüz hikayeler hep hoşuma gitmiştir”. Senarist daha önce yazıp yönettiği “A Knight’s Tale”de birlikte çalıştığı yapımcı Todd Black’e filmi götürdü.

“The Pursuit of Happyness” ve “Knowing” gibi filmlere imza atmış olan Black o günü şöyle aktarıyor: “Filmi tekrar izledik ve ne kadar eğlenceli bir hikaye olduğunu fark ettik. Yeniden yapmak yerine yeniden anlatmanın daha doğru olacağını hissettik”.

Bu yeniden anlatım filmi önceki uyarlamadan ciddi biçimlerde uzaklaştıracaktı. Helgeland bu konuda şunları söylüyor: “Hareket memuru ile tren korsanının arasında bir ilişki yaratmakla ilgilendim. Bana göre, ne roman ne de orijinal film Garber ile Ryder’ı birbirlerini daha iyi anlayabilmek için gerçek anlamda zorladı”.

Hareket memuru Garber sicilindeki bir lekeyi silmeye uğraşmaktadır: MTA (Büyükşehir Taşımacılık İdaresi) idarecisiyken yapılan rüşvet suçlaması hareket memurluğuna verilmesiyle sonuçlanmıştır ve şimdi Garber bu dürtüyle korsanla karşı karşıya gelmiştir. “Trendeki insanlara yardım ederse, hatasını telafi edeceğine inanıyor. Garber aslında kefaret peşinde”.

Ryder ise, aksine, intikam peşindedir. Travolta’nın canlandırdığı Ryder dehşet verici ölçüde zekidir ve tam bir dengesizdir: Bir an merhametliyken, bir saniye sonra ölümcül bir öfkeye kapılır. Suça yönelmeden önceki hayatında, zimmete para geçirme gerekçesiyle hapse düşmeden önce borsada başarıyı yakalamış biridir. Şimdi ise en büyük amacı New York şehriyle hesaplaşmaktır.

Karakterler birbirleriyle içinde yaşadıkları dünyalar kadar zıttırlar. “Garber, MTA NYC Transit’te yerin üzerinde çalışıyor. Araştırdığınızda buranın NASA gibi çok yüksek bir teknolojiye sahip olduğunu görüyoruz” diyor Scott ve ekliyor: “MTA’in sessiz, temiz ve yüksek teknolojili o dünyasını alıp, bunu New York metrolarındaki karanlık, kasvetli derinlikleriyle dengeledim”.

Yönetmen bu vizyonuna ulaşmanın tek bir yol olduğuna inanıyordu: “Tony bu filmi yapmaya karar verdiğimizde gerçek tünellerde çekim yapma konusu üzerinde fazlasıyla durdu” diyor yönetici yapımcı Barry Waldman ve ekliyor: “Metronun Denzel ve John’ın ardından filmin üçüncü karakteri olması için vagonların içinde ve yakınında olunduğunu hissettiren sesler ve hareketler istedi”.

Waldman şöyle devam ediyor: “Genellikle insanlar setler kurup o ortamı platoya taşımaya çalışıyorlar, ama gerçeği yakalamak gibisi yoktur. “Zordur, pistir ama heyecan vericidir. Bu bir meydan okuma, ve ben meydan okumaları her zaman severim. Yerin üzerinde 30, yerin altındaysa dada yüksek dereceleri bulan sıcaklık söz konusu olunca bu gerçekten de bir meydan okumaydı.

Scott sonuç olarak dört hafta boyunca yeraltında çekim yaptı ki bu şu ana dek New York metrosunda yapılmış en uzun ve kapsamlı çekimdi. NYC Transit, yapım ekibine, orijinal filmin yapımcıları da dahil olmak üzere daha önce hiçbir film ekibine izin vermediği bölgelerde çalışma olanağı tanıdı.

400 tonluk trenler bir kaç santim uzağınızdan gürleyerek geçerken, trenin “üçüncü ray ayakkabıları” ya da elektronik kondüktörler içlerindeki 600 voltluk elektrikle daha bile yakınızda bulunurken, tünellerde çekim yapmak sinirleri yıpratıcı bir deneyim olabilir. “Platformdayken trenlerin ne kadar büyük olduklarını fark etmiyorsunuz” diyor Washington ve ekliyor: “Ama aşağıya raylara indiğinizde, bu trenler saatte 70-80 km. hızla gürlerken birer canavar gibiler. Rüzgarları ayaklarınızı yerden kesebilir; bu yüzden kendinize mukayyet olmak zorundasınız”.

NYC Transit yetkilileri güvenliğin sağlanması için her şeyi yakından takip ettiler; yine de, oyuncular ve ekip, tünellere giren herkes gibi, en başından uyarıldı: Trenler herhangi bir anda herhangi bir raydan ya da yönden gelebilir… ve herkesin her an üçüncü rayın elektrik yüklü olduğunu varsayması gerekir.

“The Taking of Pelham 1 2 3/Metrodan Kaçış”ın başında, “Top Gun”, “Crimson Tide”, “True Romance”, “Man on Fire” ve “Déjà Vu” gibi aksiyon klasiklerinin ardındaki isim olan Tony Scott görev aldı.

Taklit edilemez görsel stilinde hızlı kamera hareketleri ve dönüşleri, dolgun renkler ve özel odaklanmalar yer alan yönetmen, bu gerilim filminde de gitgide yükselen bir heyecan ve dehşet yaratıyor. “Tony aslında bir ressam” diyor Black ve ekliyor: “Metroda sahneleri çekiş biçimi sizi tamamen hipnotize ediyor ve sanki oradaymışsınız hissi uyandırıyor”.

Scott tünelleri eşsiz ve bambaşka bir dünya olarak gördüğünü söylüyor: “Amacım o dünyaya daha önce hiç kimsenin dokunmadığı gibi dokunmaktı”.

Diğer Konular



0 yorum:

Yorum Gönder

| || ||

Son Eklenen Konular

Related Posts with Thumbnails